‘Gittikçe artan alaycılık duygularınız konusunda endişelenmekte haklısınız ve kendinizi ve çevrenizdekileri korumak için harekete geçmeniz gerekiyor. ... Alaycılık tarafsız bir tutum değildir ve bizden neredeyse hiçbir şey istemese de son derece bulaşıcı ve inanılmaz derecede yıkıcıdır. Bana göre, en yaygın ve kolay kötülüktür.Bunu biliyorum çünkü gençliğimin çoğunu dünyayı ve içindeki insanları hor görerek geçirdim. Hem baştan çıkarıcı hem de rahatlatıcı bir tutumdu. Gerçek şu ki, gençtim ve ileride ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bilgiden, öngörüden, öz farkındalıktan yoksundum. Sadece bilmiyordum. Bana hayatın kıymetini ve insanların temel iyiliğini öğretmek için bir yıkım gerekti. Dünyanın ve onun ruhunun güvencesizliğini ortaya çıkarmak, yardım için ağladığını anlamak için bir yıkım gerekti. Ölümlülüğün değeri olduğu fikrini anlamak için bir yıkım gerekti ve umut bulmak için bir yıkım gerekti.Alaycılığın aksine, umutluluk zor kazanılır, bizden taleplerde bulunur ve çoğu zaman Dünya'daki en savunulamaz ve yalnız yer gibi hissedilebilir. Umutluluk tarafsız bir pozisyon da değildir. O, muhaliftir. Alaycılığı yerle bir edebilecek savaşçı duygudur. Her kurtarıcı veya sevgi dolu eylem, ne kadar küçük olursa olsun... şeytanı delikte tutar. Dünyanın ve sakinlerinin değerli olduğunu ve savunulmaya değer olduğunu söyler. Dünyanın inanmaya değer olduğunu söyler. Zamanla, bunun böyle olduğunu anlarız.’
- Nick Cave

Ne de güzel söylemiş Nick Cave’ciğim. Her kurtarıcı ve sevgi dolu eylem, ne kadar küçük olursa olsun… şeytanı delikte tutar…
Şeytanımız kim, içimizdeki, haksızlık, adaletsizlik ve kötülüklere karşı saldırganlaşmak ve ona benzemek isteyen parçamız mı? Muhtemelen öyle.
İnsan olma deneyiminde birleştiğimiz yerler merhamet, acı, sevinç gibi daha görünür, yüzeydeki duygularımız değil sadece, kimsenin görüp bilmesini istemediğimiz, kendimize bile göstermekten çekindiğimiz deliklere, mağaralara sakladığımız, başkasında gördüğümüzde lanetlediğimiz, inanamadığımız, belki de tiksindiğimiz parçalar.
O nedenle her kurtarıcı ve sevgi dolu eylem, ne kadar küçük olursa olsun kıymetli.
Çünkü umutluluk zor, tiksindiğimiz, bize -kendimizdekinden tanıdığımızdan- acı veren potansiyel ile karşılaştığımızda, onu değersizleştirmek, ötekileştirmek arzumuz öylesine kuvvetli ki, alaycılığa yapışmak ve onunla kendimizi hemen korumaya çalışmak acelesine kapılmak en doğal görünen savunma tepkimiz -olabilir-
Oysa alaycılık da yüzeydeki duygulardan biri ve altındaki değersizlik, görülmeme, kurban bilincini örten bir tül gibi, sadece farklı kılığa girmiş şeytandan başka bir şey değil.
Deliklerin kapaklarının açıldığı, şeytanın ortaya çıktığı ve önce biraz tedirgin olup, endişelenilse de, sonunda şapka düştü kel göründü rahatlığına ererek kelliği herkesin gözüne sokarak, bununla, kötülükle kabul görmenin beklendiği, hatta, bunun dozunu arttırarak, değer verilmesinin beklendiği zamanlar. Şeytanının koluna girip onunla dolaşarak, öncesinde saklamaya çalıştığı herkesin, şimdi gözüne sokarak normalleştirme, maruz bırakarak teslim alma aşırılığının çağındayız.
O nedenle umutluluk zor. Çünkü alaycılığın altında kin, öfke, nefret tomurcuklandırmak kolay da, umutluluk tomurcuklandırmak zor.
Oysa ötekilik dünyadaki en savunulamaz ve yalnız yer gibi hissettirebilir kolaylıkla.
Savunmaları bırakmak zor, çünkü adı üstünde savunmaya yararlar. Öte yandan savunma kurban olduğu, ezildiği, görülmediği, değersiz ve yalnız olduğu duyguları besler. Savunmada olmak, kurbanlık -olabilir-
Umutluluk o nedenle savaşçı bir duygudur. Sadece alaycılığı değil, kötülüğü -kurban bilincini besleyen savunma eylemi olan savunmasız bir yapayalnızlığı- şeytanın her türünü delikte tutar.
Comments